ÇOCUK VE ERGEN PSİKOLOJİSİ HAKKINDA HER ŞEY

ÇOCUK VE ERGEN PSİKOLOJİSİ HAKKINDA HER ŞEY

28.02.2016

1-2 AYLIK BEBEKLER İÇİN OYUN VE OYUNCAK ÖNERİLERİ


Çocuğun eğitimi ve gelişimi için oyun son derece önemli bir etkinliktir. Çocuklar oyun oynarken kim olduklarını anlamaya başlar, yaşadıkları dünyayla ilgili keşifler yapar, sözcük dağarcığını geliştirir, arkadaşlarıyla olan ilişkilerini güçlendirir. Çocuğun oyun oynaması doğumla başlar ve yaşam boyu sürer. Başlangıçta bebeğin kendi bedeni, el ve ayak parmakları ile annesi oyuncak işlevi görür. Yaşamın ilk yıllarında alınacak oyuncakta aranan özellikler; bebek ağzına götürüp emeceğinden, temiz güvenli yutulmayacak kadar büyük ve yüzüne çarpıp zarar vermemesi için çok sert olmamalıdır

1. Hareketli Oyuncaklar; Bebeğin yatağının üzerinde bir uçtan diğerine asılmış parlak renkte ve ses çıkaran ipe dizilmiş güvenli oyuncaklar uygundur. Hareketli oyuncaklar her yaşta bebek için ilgi çekicidir. Bebekleri oyalamak, uyarmak, asılı nesnelere odaklamak ve hareketlerini izlemek için kullanılabilir. Bir battaniyeyi güvenli ılık bir yere serin bebeğinizi sırt üstü yatırın bu sırada onunla konuşun hareketli oyuncağı başının üstüne güvenli bir biçimde, onun görebileceği gibi asın. Bunu yatağının üstüne de asabilirsiniz. Bebekler için 20-30 cm uygun bir mesafedir. Daha sonra oyuncakla ilgili bebeğinizle konuşun. Gülümseyerek tepkilerini inceleyin. Eğer bebek oyuncağı ellemek isterse oyuncağı yaklaştırın bu çabası için güzel şeyler söyleyin. Daha sonra oyuncağı ayaklarına doğru hareket ettirerek ayaklarıyla vurması için teşvik edin. Burada dikkat etmeniz gereken  bebeğiniz gözleriyle hareketi takip edebiliyor mu, seslere tepki veriyor ağzıyla baloncuklar çıkarıyor mu, keyifle gülümsüyor mu? Bu aktiviteden beklentimiz bunların olması.

2. Çıngırak; Çıngırak bebeğin elleriyle kavrama becerisini geliştirir aynı zamanda boyun kaslarını çalıştırarak başını oynatabilmesi için destekler. Bebeğinizin kasları her gün güçlenir, tutma ve kavrama bebeğin dünyayı görme yöntemidir. Ayaklarına renkli ve ses çıkaran çoraplar takabilirsiniz. Bunları seyretmeyi sever. Çıngırak ve elle tutulan diğer oyuncaklar yuvarlak kenarlı, sağlam olmalı ve kazayla bebeğin yüzüne çarpıp zarar vermemesi için çok ağır olmamalı, bebeğin yüzüne çarpıp sorun olmaması için yumuşak olmalı. Mümkünse bezden yapılanlar kullanılabilir.

3. Ayna; Bebeğinizin başını çevirmesini sağlayarak boyun kaslarını geliştirmesine yardımcı olur. Bebeğinizi bir battaniyenin üstüne koyun bu sırada konuşmayı olanları anlatmayı unutmayın sonra aynayı yüzüne tutun bunu yaparken “işte ayna geliyor...” “bakalım neler olacak” gibi her şey hakkında konuşun. Şarkıda söyleyebilirsiniz. Aynayı sağa-sola, aşağı-yukarı hareket ettirin bu sırada bebeğin başını kontrol edip etmediğine bakın.

4. Yüz üstü yatma zamanı; bu bebeğin vücudunun üst bölümünün ve boyun kaslarının gelişmesi için önemlidir. Bebeklere her gün yüzsütü yatma olanağı verilmelidir. Bazı bebekler bundan hoşlanmayabilir ama yinede deneyin. Güvenli ve ılık bir yere battaniyesini serin ve bebeğinizi dikkatli bir şekilde yüzüstü yerleştirin. Bebeğinizle konuşun. Önüne yanına oyuncaklar koyun aynayı burada da kullanabilirsiniz. Değişik sesler çıkartarak oyuncakları hareket ettirip ilgisini çekmeye çalışın. Bu sırada “ aa burda ne varmış” “hadi başarabilirsin” “ bak oyuncağın burda hadi al bakalım” gibi mutlaka konuşun. 

5. Çocuk şarkıları; şarkı ve tekerlemeler bir bebekle iletişme geçmenin en iyi yoludur. Alt değiştirirken yemek yerken aktiviteler sırasında şarkılar söyleyebilirsiniz. 

6. Resimli kitaplar okuyun ve resimlere işaret ederek adlarını söyleyin. Küçük bebekler kitapta neler olduğunu anlayamamalarına karşın dinleyecek ve bu deneyime katılmaktan keyif duyacaktır.

 Uzm. Psk. Nurdan BEŞEN









1-2 AYLIK BEBEKLERİN GELİŞİMLERİNİ DESTEKLEYİCİ NELER YAPILABİLİR

  • Göz kontağı kurun bu bebeğin ilginizi, sevginizi anlaması için en iyi yoldur, fiziksel yakınlık gösterin sıkça kucaklayın, bol bol gülümseyin,

  • Ağladığında kucaklayarak ya da sakin, rahatlatıcı bir sesle konuşarak onu sakinleştirin. Anne babası hemen onu rahatlatmak için gelirse, bebek dünyanın güvenli bir yer olduğunu düşünür ve daha az ağlar. Ağlamasındaki farklılıkları bulun her ağlama aynı şey için değildir değişik anlamlarını ayırt edin, ihtiyacını gidermeye çalışın,

  • Agulamalarına karşılık bir şeyler söyleyerek yanıt verin. Böylece onunla iletişim kurmaya çalıştığınızı gösterirsiniz. Onunla konuşup neler yaptığınızı anlatın: “şimdi de üzerini değiştireceğim” “şimdi banyo zamanı” gibi... 

  • Bebeği kendine özgü ihtiyaç ve duyguları olan ayrı bir insan olduğunu unutmayın onu tanımaya çalışın. Dünyayı bebeğin bakış açısından görün. Bebeğin ne hissettiğini ve ne yapmaya çalıştığını, sevdikleri ve sevmediklerimi anlamaya gayret edin. 
Uzm. Psk. Nurdan BEŞEN



27.02.2016

1 AYLIK BEBEKLERİN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ



            Bebeğinizin doğumundan 1 yaşına kadar en temel beklentisi ve ihtiyacı güven duygusunu kazanmasıdır. Bebek için ilk yıldaki ana soru; bu insana güvenebilir miyimdir.  Bu güveni sağlamak tabiki anne-baba olarak sizin göreviniz. Peki bunu nasıl sağlayabilirsiniz? Sevginizi göstererek, sıcak davranarak, tehlikelere karşı koruyarak, emniyetli bir şekilde tutarak ve tabiki yeme, içme, uyku gibi fiziksel ihtiyaçlarını karşılayarak bunu yapabilirsiniz. Bunlar çocuğa dünyanın emniyetli bir yer olduğu hissini uyandırır. Bu dönemde güven duygusunun kazanılmaması bebeğin ilerideki yaşamını olumsuz etkiler. Eğer bebeğinizin ağlamalarına karşı kayıtsız kalırsanız, ilgisiz bırakırsanız pasif ve mutsuz bir yapı geliştirebilir. Tabi  ağlamalarına hemen yanıt vermeniz kadar kısa bir süre için izin vermenizde de fayda var. Kısa bir süre ağlayan bebek ağlamasının yardım getireceğini öğrenmiş olur.
İlk 1 ayda bebekler neler yapabilir;

1.     Bebek ilk günlerde solunum, dolaşım, sindirim gibi yönlerden ortama uyum sağlamaya çalışır. Bebeklerin bu dönemde uyku ve uyanıklık süreleri arasında kesin sınırları yoktur. Günde 18-20 saat uyuyabilirler.

2.     Boyun kasları tam gelişmediği için başını dik tutamaz. Yüzüstü yatırıldığında başını ancak birkaç saniye kaldırabilir. Yanağına veya ağız kenarına dokunulduğunuzda, başını aynı yana çevirip parmağınızı emmeye çalışır,

3.     İnsan sesine dikkat eder, hafif ritimli seslerle sakinleşir, beklenmedik ani sesler karşısında şaşırıp ürker. Annesinin sesini ayırt edebilir, annesi onunla konuşurken hareketleri yavaşlar, o tarafa bakar,

4.     20-30 cm uzağı net olarak görebilir. Bu emerken annesiyle arasında olan mesafe kadardır. Göz bebekleri ışığa duyarlıdır, etrafta ışık, canlı ya da parlak nesneler varsa başını çevirip takip edebilir. Beslenirken annesinin yüzüne dikkatle bakar. Bu nedenle annenin bebekle sağlayacağı göz teması, aralarındaki sosyal bağın gelişmesinde önemlidir. 

5.     Acıktığında ya da huzursuz olduğunda, rahat edemediğinde ağlar. Rahat ve mutlu olduğu durumlarda gırtlaktan gelen hafif sesler çıkarır. Beslenmediğinde ya da ilgilenilmediğinde çoğunlukla uyur,

6.     Eller genelde kapalı durur, açılırsa avuç içine dokunulduğunda parmağı sıkıca kavrar. Parmakları açıkken bir oyuncak veya çıngırağı avcuna koyarsanız kavrayabilir, ancak çabucak düşürür.


           Uzm. Psk. Nutdan BEŞEN

26.02.2016

DEPRESYON NEDİR?



     Depresyon büyük bir üzüntü, endişe, suçluluk ve değersiz hissetme, başkalarından uzaklaşma, uyku sorunları, iştahsızlık, cinsel istek kaybı ya da her zaman ki faaliyetlere karşı ilgisizlikle belirginleşen duygudurumudur.

   Depresyonda olan kişi dikkatini toplamakta zorluk çeker. Okuduklarını, başkalarının söylediklerini anlamakta zorluk çekerler. Bazıları yalnız oturup susmayı tercih eder, bazılarıda yerinde duramayıp sürekli gezinir hareket eder. Bir problemle karşılaştıklarında hiçbir çözüm akıllarına gelmez. Ayrıca kişisel hijyen ve görünüşlerini ihmal ederler, fiziksel bir temeli olmayan çeşitli ağrı ve sancılardan yakınırlar. Çoğu zaman keyifsiz, umutsuz ve endişelidirler (Davison ve Neale ,1997)        

   Ancak bunlar günlük yaşadığınız stresli olaylardan sonra bugün çok depresyondayım gibi bir durum değildir! Her üzüntü de depresyon değildir. Depresyonda olup olmadığınızı anlamak için bir takım kriterler vardır. Depresyon teşhisi için bunlardan en az 5 tanesinin her gün 2 hafta süreyle var olması gerekir;

1.    Üzgün, bitkin duygudurum günün büyük kısmında ve hemen hergün,
2.    Her günkü faaliyetlerde ilgisizlik ve hoşnutsuzluk,
3. Uyumada güçlükler, başlangıçta uykuya dalamama, gece uyanıp bir daha uyuyamama ve sabah çok erken uyanma ya da bazı hastalarda zamanın çoğunu uyuyarak geçirme isteği,
4.    Faaliyet düzeyinde değişiklik, hareketlerde aşırı yavaşlık ya da aşırı harketlilik.
5.    İştah azalması ve kilo kaybı ya da iştah ve kilo artışı,
6.    Enerji kaybı ve aşırı yorgunluk,
7. Kendini güvenin azalması, değersiz hissetme, herşeyden dolayı kendini suçlama,
8.  Düşüncede yavaşlama ve kararsızlık gibi dikkari toplamada güçlükten yakınma ya da gerçekten güçlük çekme,
9.    Yinelenen ölüm ve intihar düşünceleri,
10. Gürültüden kalabalıktan rahatsız olma
11. Sinirlilik.

İnsan neden depresyona girer?
    Depresyondaki kişiler çocukluk ya da gençlik döneminde ana baba kaybı, birbirini izleyen çeşitli kötü yaşam olayları, arkadaşlarla sorunlar, öğretmenlerin eleştirisi sonucunda kendinin, dünyanın ve geleceğin olumsuz olduğuna ilişkin şemalar geliştirir. Depresyondaki kişi daha önceden edindiği kendine, hayata ve geleceğe yönelik olumsuz şemalar ya da inançlar nedeniyle, bu şemaların öğrenildiği durumlara yakından ya da uzaktan benzeyen yeni olaylarla karşılaştıklarında harekete geçerler (A. T. Beck, 1987). Yani ileriki yıllarda da buna benzer olaylar yaşadığında örneğin çok sevdiği bir yakınının vefat etmesi, ayrılık, evlilikte sorun, arkadaşlarıyla sorunlar, işsizlik, maddi sıkıntı gibi bu düşünceleri tetiklenir ve depresyona girer.
        
   Fakat yine de böyle olaylar yaşayan herkes  depresyona girecek diye bir şey yok. Bazı kişilerde depresyona karşı bir yatkınlık vardır. Yapılan araştırmalarda depresyon hastası kişilerin akrabalarının da depresyon geçirdiği saptanmıştır. Yani genetik özellik depresyon oluşumunda önemli bir rol oynuyor. Tabi ailede yaşanan bazı felaketler ile ailenin farkında olmadan yaptığı eğitim hatalarının da çocuğun ruh dünyasını depresyona yatkın hale getirmesi de önemli bir etkenlerdir.

   Bazı kişilik özelliklerine sahip kişiler depresyona daha yatkındır. Mükemmeliyetçi, aşırı duygusal vb. Ayrıca bazı ağır hastalıklar da depresyon riskini arttırmaktadır.
Depresyon Tedavi Edilebilir Mi?
    Elbette. Hafif depresyonda psikoterapi öncelikli olarak seçilmelidir. Ağır depresyonlarda doktorunuz ilaç tedavisine hemen başlayacaktır yanısıra psikoterapiye mutlaka devam etmelisiniz. İlaçlar biyolojik kaynaklı depresif düşünceleri düzeltebilir, ama çocukluk yaşantılarından edinilmiş olumsuz otomatik düşünceleri olumluya dönüştüremez. Bu düşünceler dönüştürülemediği müddetçe kişi için hep bir depresyon riski söz konusu olur. Bilişsel davranışçı terapilerde, kişinin önce bu olumsuz otomatik düşüncelerini fark etmesi sağlanır. Sonra bunların kaynakları araştırılır ve sorgulanır, bu düşüncelerin temelindeki inançların değiştirilmesine çalışılır.


                                                               Uzm. Psk. Nurdan BEŞEN

23.02.2016

ÇOCUKLARDA TUVALET EĞİTİMİ



            Çocuğun tuvalet eğitimine ortalama  2-3 yaş arası uygun ve hazır olduğunu söyleyebiliriz. Tabi ki bu her çocukta farklılık gösterir. Çevrenizdeki herkes komşularınız, büyükanne büyükbabalar, arkadaşlarınız ‘aaa hala bez mi kullanıyorsunuz’ ‘benim çocuğum daha 1,5 yaşında öğrenmişti’ gibi cümlelerle sizi zorlayabilir kendinizi yetersiz hissetmenize neden olabilirler ama siz yılmayın çocuğunuzu yarışa sokmayın önemli olan çocukların bu süreci erken yaşta geçmesi değildir. Erken olması çocuğunuzun daha zeki olduğu anlamına gelmez. Bunlar normal gelişim süreçleridir çocuğunuz yürümeyi öğrendiği gibi tuvalet eğitimini de öğrenecektir.

Çocuğunuzun Tuvalet Eğitimine Hazır Olduğunu Nasıl Anlarsınız?
  1. Çocuğunuz yürüyebiliyorsa,
  2. Pantolonunu indirip kaldırabiliyorsa,
  3. Çiş ile kaka saatleri belirli bir düzendeyse,
  4. 3-4 saat süresince kuru kalabiliyorsa (ki bunun anlamı mesane kapasitesi ve kontrolünün gelişiyor olmasıdır),
  5. Altı ıslak veya pis olduğunda bundan rahatsız oluyor değiştirmenizi  söylüyorsa,
  6. Hareketlerinde artık bağımsız davranabiliyor ve ‘ben yapıcam’ cümlesini daha sık kullanıyorsa,
  7. Kısa ve öz talimatları anlayabiliyorsa (‘topu tut, oyuncağını getir gibi’) tuvalet eğitimine başlayabilirsiniz.

Eğitime Hazırlık;
            Şimdi çocuğunuz yukarıda saydığım özelliklere uyuyorsa çocuğunuza eğitime başlayacağınızı bu aşamada söylemeyin (önce kendi hazırlıklarınızı yapın);